2024 Paris Olimpiyatları sürecinde, Paris Belediyesi, olimpiyat ruhuna farklı bir boyut kazandıran özel bir projeye imza attı.
“Jeux Olympiques Féminins” (Kadın Olimpiyatları) başlıklı dijital sergi, 1922 yılında Alice Milliat’nın öncülüğünde Paris’te düzenlenen Kadınlar Olimpiyat Oyunları’nın doğuşunu ve kadınların spordaki eşitlik mücadelesinin tarihsel köklerini belgeler ve zengin görsel arşivler eşliğinde sunuyor.
Serginin dijital formatta hazırlanmış olması, onu sadece Olimpiyatlar sırasında anlamlı kılmakla kalmadı; Olimpiyatlar sona erdikten sonra da bu hafızayı kalıcı biçimde yaşatabilen bir kaynak haline getirdi.
Fransızca olarak sunulan sergi, bol görsel içeriği ve günümüzün gelişmiş çeviri teknolojileri sayesinde, bugün dünya çapında çok daha geniş bir kitleye açık erişim olanağı sağlıyor.
Bu yazının amacı da yalnızca bu sergiyi tanıtmak değil; kadınların bir zamanlar dışlandıkları sahalarda verdikleri mücadeleyle sporun yapısal değerlerini nasıl dönüştürdüklerini, bugünün gelişmeleri ışığında değerlendirmek.
Paris 2024 Olimpiyatları’nda kadın ve erkek sporcular arasında tam sayısal eşitlik sağlanması, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin tarihinde ilk kez bir kadın başkan seçilmesi ve organizasyonun yalnızca katılım değil, niteliksel kapsayıcılık ilkeleri doğrultusunda politikalar geliştirmesi, bu mücadelenin somut ve dönüştürücü sonuçlarına güçlü örnekler sunuyor.
Paris Belediyesi’nin dijital sergisi ise, bu büyük değişimin başlangıç anlarına dönerek, kadınların açtığı yolu ve sporu daha adil bir geleceğe taşıyan dönüşümün ilk kıvılcımlarını görünür kılıyor.

Olimpiyatlardan Dışlanmaktan Kapsayıcılığa: Bir Dönüşüm Hikâyesi
Kadınlar, modern Olimpiyat Oyunları’nın başladığı 1896 Atina Olimpiyatları’nda yarışmacı olarak yer almamıştı.
O dönemin Olimpiyat Komitesi, sporu erkeklere özgü bir alan olarak tanımlamış ve kadınların katılımını sistematik biçimde reddetmişti.
Üstelik 1920’lerde kadınlar kendi organizasyonlarını kurmaya çalıştıklarında bile, Uluslararası Olimpiyat Komitesi “Olimpiyat” kelimesinin kullanılmasını yasaklamış, kadınları “Oyunlar” (Jeux) ifadesini kullanmaya zorlamıştı.
Bu baskı, yalnızca kadınların sahaya çıkmasını değil, temsil araçlarını, sembolleri ve kelimeleri dahi kısıtlıyordu.
Sergi, bu tarihsel dışlanmayı belgeleyerek, kadınların bağımsız bir alan açmak zorunda bırakıldığını ve kendi sahalarını yarattıklarını etkileyici bir şekilde anlatıyor.
Ancak bugün, aynı Uluslararası Olimpiyat Komitesi, kadınların spordaki varlığını yalnızca kabul etmekle kalmıyor; kapsayıcılığı bizzat sahipleniyor.
Bu evrim, kadınların verdiği uzun ve ısrarlı mücadelenin somut başarısı olarak tarihe geçti.
Alice Milliat: Bağımsızlıktan Kurumsal Değişime Uzanan Bir Yolun Başlangıcı
Serginin merkezinde yer alan Alice Milliat, kadınların sporda uluslararası temsiline giden yolu açan figürlerden biri olarak öne çıkıyor.
Milliat, kadınların kendi organizasyonlarını düzenleyerek görünürlük kazanmasını sağladı ve Olimpiyat Komitesi’ne karşı doğrudan bir baskı mekanizması yarattı.
1922 Paris Kadınlar Olimpiyat Oyunları, katılımcı ülke sayısı, rekor kıran izleyici ilgisi ve sporcuların sergilediği yüksek performansla, kadınların sadece spora değil, uluslararası organizasyonlara da yön verebileceğini tüm dünyaya gösterdi.
Paris 2024: Mücadelenin Kazanımları Somutlaşıyor
2024 Paris Olimpiyatları, modern tarihte ilk kez kadın ve erkek sporcuların sayısal eşitlik sağladığı bir olimpiyat olarak tamamlandı. Üstelik bunu yalnızca rakamsal bir başarı olarak sağlamanın ötesinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi son yıllarda niteliksel kapsayıcılığı da merkeze alarak önemli adımlar attı:
- Karar alma mekanizmalarında kadın temsili artırıldı,
- Karma branşların sayısı artırıldı,
- Cinsiyet temelli önyargılara karşı eğitim ve politika programları geliştirildi.
Bu sürecin bir devamı olarak, 2025 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarihinde ilk kez bir kadın başkan seçildi.
Bu gelişme, bir zamanlar kadınları “Olimpiyat” kelimesinden dahi uzaklaştırmaya çalışan bir yapının, bugün kapsayıcılığı ve eşitliği nasıl sahiplendiğini gösteriyor.
Bu dönüşüm, yalnızca eşit temsilin değil, sporun temel değerlerinin de kadınların mücadelesiyle nasıl değiştirildiğinin güçlü bir örneği olarak tarihe geçti.

Bir Mücadeleden Fazlası: Kadınların Dönüştürücü Gücü
Paris Belediyesi’nin “Jeux Olympiques Féminins” dijital sergisi, kadınların sporda verdiği mücadelenin yalnızca sayı artırmakla ilgili olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
Bu mücadele, aynı zamanda:
- Sporu kimlerin yapabileceği,
- Nasıl temsil edileceği,
- Hangi değerler üzerine kurulacağı
sorularını kökten dönüştüren bir süreç oldu.
Kadınların sporda kazandığı bu alan, hem kurumların işleyiş biçimlerini hem de toplumun cinsiyet rollerine ve spor kavramına bakışını değiştirdi.
Sergi, bu yüzden yalnızca geçmişe bir bakış değil; geleceğe de bir çağrıdır:
Eşitlik mücadelesi bitmedi. Ancak bugün geldiğimiz nokta, bu mücadelenin somut, güçlü ve dönüştürücü sonuçlar üretebileceğini kanıtlıyor.
Sonuç: Bir Zamanlar Dışlananlar, Şimdi Yol Açıyor
Paris Belediyesi’nin sunduğu “Jeux Olympiques Féminins” sergisi, tarih boyunca kadınların sporda yaşadığı dışlanmayı belgelemekle kalmıyor; aynı zamanda bugünkü dönüşümün tohumlarının o günlerde atıldığını da hatırlatıyor.
Alice Milliat ve onun çağdaşları, yalnızca yarışmak için değil, sporun özünü değiştirmek için mücadele etti.
Bugün, kadınlar artık sahada ve karar mekanizmalarında varlar; ve belki daha önemlisi, sporun değerlerini yeniden tanımlıyorlar.
Bu sergi, geçmişin kararlılığını, bugünün kazanımlarını ve geleceğin potansiyelini bir araya getiren güçlü bir manifesto niteliği taşıyor.
Kaynak:
Paris.fr — Jeux Olympiques Féminins Dijital Sergisi

Bu proje Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla FemSport’a aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.