En iyi eskrimcilerden biri olarak kabul edilen Ilona Elek Schacherer (evlenmeden önceki soyadı Schacherer), 17 Mayıs 1907 cuma günü Macaristan Krallığı’nın Budapeşte kentinde doğdu. Arkadaşları ve ailesi ona “Csibi” diye seslenirdi. Babası Sándor Eisler’in Elek bir tüccardı. Annesi Hollóczy Jusztina ise bir terziydi. Macar-Yahudi bir baba, Roma-Katolik bir annesi vardı. Babası Yahudi olmasına rağmen Elek, Macar yasalarına göre annesinin dini olan Katolik olarak yetiştirildi; aralarında iki kez Olimpiyat eskrimcisi Margit Elek’in de bulunduğu yedi kardeşi vardı. Annesi, o 11 yaşındayken öldü. 

Ortaokulu bitirdikten sonra ‘Csibi’yi Budapeşte Kraliyet Ulusal Macar Müzik Akademisi’nde( Akademi, 1919’dan 1925’e kadar “Müzik Koleji” olarak adlandırılırken, daha sonra kurucusu Franz Liszt’in adını alarak Liszt Ferenc Müzik Akademisi oldu.) piyano bölümüne kabul edildi. Başlangıçta piyanist olmayı planlamış olmasına rağmen, aynı zamanda düzenli olarak eskrim derslerine katıldı. 

 Tarih 1924’ü gösterdiğinde kadınların olimpiyatlarda mücadele etmesine izin verildi; Csibi, 17 yaşındaydı. Buna rağmen baskılar hala kadınların eskrim yapmasına izin vermiyordu. Bir Budapeşte oyuncusu ve büyük selefi eskirimci Tary Gizella’nin uluslararası bir eskrim yarışmasını kazandığını okuduğunda heyecanlandı; Sonuçtan etkilendi; cesaretlenmişti.

Tary Gizella’nin sportif başarılarının ardından, cesur bir eskrim ustası Macaristan’ın ilk kadın eskrim kulübünü açmaya karar verdi. Csibi, Kız kardeşi Margaret’i, ailesinin piyano dersleri için verdiği parayı eskrim ekipmanı almak ve bu eskrim kulübüne katılmak için kullanmaya ikna etti. Tabi bunu bir sır olarak saklamaya çalıştılar, çünkü okul kızların ‘erkeksi’ sporlar yapmasına sıcak bakmıyordu. Grup fotoğrafı çekildiğinde, en son sırada durdular ve tanınmamak için boyunlarını büktüler. Buna rağmen ilk zaferlerinden sonra, gazeteler eskrim yarışmasındaki kız eskrimciler hakkında haberler yaptı. Böylelikle Csibi ve Margit’in başarısı hemen basında yer aldı, ancak övgü yerine uyarı aldılar. Ellerinin güçlü hareketleri nedeniyle, babası bu derslere karşı çıktı, çünkü zorlanma nedeniyle bileği belirli bir süre sonra sertleşecek ve bu da piyano çalmasını imkansız hale getirecekti. Aynı sebepten müzik akademisinin müdürü babasını çağırdı ve kızının bileğini eskrimin sertleştirdiğini, bu nedenle sporu bırakması gerektiğini söyledi. Ancak bu onun cesaretini kırmadı, hatta eskrimi o kadar ciddiye aldı ki sanılanın aksine piyano çalmayı bıraktı. Bu sırada Eskrim federasyonu başkanı Géza Krenchey onun maçlarından birini izlediğinde ne kadar yetenekli olduğunu fark etti ve onu milli takım antrenörü Italo Santelli ile eskrim kariyerine devam etmesi konusunda ikna etti. 

AİLE DESTEĞİ VE KARİYERİNE İLK BAŞLANGIÇ 

Krenchey, babasını da kızının yeteneği konusunda ikna etmeyi başardı. Daha sonra Eskrim federasyonu başkanı Géza Krenchey, Ilona hakkında şunları söyleyecekti“Bu kızın nasıl bir piyanist olacağını bilmiyorum ama eminim onun gibi daha yüzlercesi vardır. Ama bildiğim bir şey var ki, Csibi gibi bir eskrimci doğarsa yüz yılda bir biri doğar!” Haklıydı da ve artık o Macaristan milli takımının bir üyesiydi.

Tüm zamanların en başarılı kadın eskrimcisi olan Ilona Elek’in ülkesinde eskrim yapması üç kez engellendi: önce kadın olduğu için, sonra Yahudi olarak doğduğu için ve son olarak da burjuva sporu yaptığı için.  

Milli takım antrenörü Italo Santelli Budapeşte’de 1896 Milenyum Kılıç Yarışması’nı kazanmıştı. Bu yüzden Macar Atletizm Kulübü’nün eskrim antrenörü olması istendi. Attila Petschauer ve Endre Kabos da dahil olmak üzere Macar eskriminin birçok yıldızına öğretmenlik yaptı. Ilona Elek Santelli’ye geldiğinde 17 yaşındaydı. Csibi, başlangıçta önemli bir başarı elde edememiş olsa da Santelli hemen onun büyük yeteneğini fark etti. Böylece 20 yaşındayken Macaristan’ın en iyi eskrim yıldızlarından biri olan Ilona Elek’in kariyerleri başlamış oldu. Yeteneği, 20 yaşında Macaristan’da ilk ulusal şampiyonluğunu kazandığından beri spor uzmanlarının dikkatini çekti. 1928’de 21 yaşında  Amsterdam Olimpiyatları için yedek kadroya seçildi. Zamanlama daha iyi olamazdı, çünkü o dönemde sosyal normlar değişiyordu ve kadınlar artık rekabet edebiliyordu. Ancak antrenmanlardaki performansı yeterince iyi bulunmadığı için gitmesine izin verilmedi. Santelli onun antrenmanlarda çok hata yaptığını ama yarışmalarda hiç hata yapmadığını fark etti. Bu yüzden Santelli bozuk bir Macarca ile şöyle dedi: “Csibi bir primadonna, onun için seyirciye ihtiyacı var! Bu gerçekten de doğruydu, Csibi zaferlerden ve halkın ve basının hayranlığından keyif alıyordu. Ancak spor kariyeri Macaristan tarafından desteklenmedi. Böylelikle Olimpiyat haberlerini kardeşiyle birlikte radyodan takip etti. Spor haberlerinde ilk kez dünya çapında eskrim tekniğini mükemmel bir şekilde öğrenen “bir kadın” olarak anılan altın madalyalı Alman Helene Mayer’i ilk kez duydu. Ancak sadece yurtdışında ön plandaydı çünkü hala Macaristan’da bir kadının hançeri eline alması kabul görmüyordu. Her halükarda Ilona bir sonraki Olimpiyatlara katılmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Kızların yarıştığı ilk dünya şampiyonası 1929’da Avrupa Şampiyonası Napoli’de yapıldı, ancak Ilona çeşitli yarışmalarda defalarca madalya ve başarılar kazanmasına rağmen Macaristan Eskrim Federasyonu kadroyu oluştururken ekonomik nedenlerle paradan tasarruf etmek için kadınları evde bırakmaya karar verdi. Sonunda Elek’in babası Ilona’nın gidebilmesi için mutfak masraflarından kısarak federasyon yerine karşıladı ve böylelikle Csibi 1929’da Avrupa Şampiyonasına çıkmayı başardı. Çsibi bu yarışmayı kazanamadı, ancak yarışı iyi bir  puanla bitirdi. 

Bundan kısa bir süre sonra atletizm kariyeri neredeyse sona eriyordu. Çünkü 1930’da, bir turnuvada kız kardeşi Margit’i savunmaya çalıştığında hararetli bir tartışmaya girdi. Tamamı erkeklerden oluşan yarışma jürisi, küstah(!)  kadın sporcunun ibret-i alem olması gerektiğine karar vermişti bile ve iki yıl boyunca yarışmalardan men edildi. Böylece 1931’de kariyerine son verebilecek olan yasak geldi. Yani Macar kadın takımının gıpta ile bakılan 1932 Los Angeles Olimpiyatlarına yine onsuz gitmesi anlamına geliyordu. Ama bu onu engellemedi. Yasaklı olduğu yıllarda bile antrenman yapmaya devam etti. O ve kız kardeşi her sabah ve akşam antrenman yapmaya devam etti ve atletizm kariyerini finanse etmek için de gündüzleri Ibusz’da ablası ile birlikte ofiste çalıştı.

FAŞİZM VE İLK ALTIN MADALYA 

1933’te Adolf Hitler’in iktidara gelmesi ve ardından ırkçı yasaların yürürlüğe girmesine rağmen Csibi’nin saygın sivil mesleğine dönüp piyanist olarak kariyerine devam edebilirdi ama bunun yerine sürekli antrenman yaptı. Budapeşte’de ev sahibi olduğu turnuvada düzenlenen 1933’te Avrupa Takımlar Şampiyonası’nda tekrar yarışabildi ve kazandı. Sonraki iki yılda harika bir ikiliye imza attı. Bu noktada zaten Ilona büyük bir başarı elde etmişti ve çoktan bir hit olmuştu. Büyük turnuvalarda ilk altın madalyasını böylelikle 1933’te Avrupa takımlar şampiyonasında kazandı. 

Bir yıl sonra, 1934 Varşova Dünya Şampiyonası için de sponsorlardan elde edilen parayla seyahat ettiler. Elek kızları bu şampiyonasında finalde birbirleriyle karşı karşıya geldiler. Oyunu Csibi kazandı. Sonuçta Csibi finalde evine şampiyon olarak döndü ve o andan itibaren birbiri ardına uluslararası kupalar kazandı. Kariyeri yükselişteydi ama tarih yine müdahale etti. Erkekler eskrim camiası onu hala tanımamakta kararlıydı. Hatta bir eskrim şampiyonu Macar Spor Yıllığı’nın sporla ilgili bölümüne şu cümleyi eklemiştir: “Genel olarak dövüş sanatları kadınlar için pek uygun değildir. Bu, kadınların özelliklerini vurgulamak için çok uygun olmayan yakın dövüş eskrimi için de geçerlidir.” O dönemde sadece kadın olarak doğduğu için dezavantajlı durumda olması yetmiyormuş gibi aynı zamanda Yahudi kökenli olduğu için de dezavantajlı durumdaydı. Bu nedenle, 1936 Berlin Olimpiyatları’ndan kısa bir süre önce en iyi sporcuları bir araya getiren dünyanın en iyi eskrim kulübü Honvéd Tiszti Vívó Klubü’nden ve ardından Orta sınıfların spor kulübü olan MAC (Macar Atletizm Kulübü) gibi daha burjuva bir spor kulübüne katıldı, ancak kısa süre sonra oradan da atıldı. Sonunda, “sivil vatandaşlar” olarak adlandırılan ve Yahudilere de kapıları açık olan ‘sivil kulüp’ Dedektif Atletizm Kulübü’ne kabul edildi. Rakiplerine göre yarışmaya çok daha kötü koşullar altında başka bir kulüpte hazırlanmak zorunda kaldı. 

İmkansızlıklar onu yıldırmadı. Orada da kendini kanıtladı; Macaristan adına Olimpiyat altını kazandı. O dönemde Avrupa’da yalnız değildi. Birçok Yahudi sporcu benzer zorluklarla karşılaştı. Buna rağmen, Lozan’daki hem bireysel hem de takım yarışmalarında beş altın madalya kazanarak son derece etkileyici bir başarıya imza attı. Bu başarılar Macar takımını, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda zafer için önemli favorilerden biri haline gelmesini sağladı.

Elek’in olimpiyat kadrosuna girmek için yerel bir seçme yarışmasına katılması gerekti. Gereksinimlere uydu, ancak kız kardeşine seyahat izni verilmedi, çünkü o erkekler için daha yaşlıları tercih ediyorlardı. Bunun yanında savaş nedeniyle iki Olimpiyat iptal edildiğinde, Elek Margit üç dünya şampiyonasını kaçırdı. Uluslararası başarılarına rağmen, basının önceliği iki önceki Olimpiyat şampiyonu Helen Mayer ve Ellen Preis’in savaşına odaklanıyordu. Daha önce spor muhabiri olarak görev yapan ve kılıç eskrimcisi olan Attila Petschauer’da Olimpiyatlar sırasında oradaydı ve Berlin’den Az Est gazetesine Ilona Elek’in rakibi Helene Mayer’in “Helene Mayer’in zaferini alamazsınız” diye yazdı. Elek Margit bunu alaylı bir şekilde “neyse ki Csibi makaleyi okumamış” diye not düşmüştü. Gerçekten de, Elek Ilona zafer yolunda kolayca ilerledi.

Elek, Tüm zamanların en iyi kadın eskrimcilerinden biri olarak kabul edilen 1936 Berlin yaz Olimpiyat Oyunlarında flöre yarışmasında altın madalya kazanan ilk Macar kadın oldu. Ayrıca 1936’da Berlin Olimpiyatları, Macaristan’da radyodan canlı yayınlanan ilk etkinlikti. Zaten iki kez Avrupa şampiyonu olan Elek, ilk Olimpiyat yarışması olan 1936 Yaz Olimpiyatları’nda, 29 yaşındaydı. Ilona ilk aşamalarda tökezledi, ancak daha sonra büyük bir geri dönüş yaşandı: 21 maçtan sadece üçünü kaybetti ve önce podyumun üçüncü basamağında bronz madalyayı alan Avusturyalı Ellen Preis yer aldı. Takım arkadaşı Katalin Vargha’i ve daha sonra Alman favori Helene Mayer’ı  hızlı ve kolay bir şekilde yendi. Salon çılgına döndü. Adolf Hitler, sonuçlarının açıklanışını öfkeli bir şekilde izledi.

EMEKLİLİK (Mİ?) VE PİYANO 

Macaristan’ın ilk Olimpiyat şampiyonu, Berlin’den sonra nihayet ülkesinde hak ettiği takdiri görmeye başladı. Yine de, belki de yıllarca süren mücadeleden yorulan Ilona Elek emekli olduğunu açıkladı. Piyanoya geri döndü ve Müzik Akademisi’ndeki çalışmalarına devam etti. Bir yandan da sivil hayatta tur rehberliği yaptı ve dört dili akıcı bir şekilde konuşabilmenin avantajını kullandı. Bir solak olarak yıldırım hızındaydı ve turnuvalarda neredeyse duyulmamış saldırı kombinasyonları başlatıyordu. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak ve Macaristan da işini şansa bırakmayarak Macar Eskrim federasyonu Csibi’ye ringlere dönmesi için yalvarmaya başladı. Çünkü her ülke mümkün olduğunca çok altın madalya almaya çalışıyordu. Elek, Mayer’e karşı başka bir maçı kaçırmak istemediği için evet dedi. Böylelikle Elek liderliğindeki Macar kadın eskrim takımı 9:7 kazandı. Csibi daha sonra tekrar emekli olmadan önce bir süre beklemeye karar verdi, çünkü ana rakibiyle bir kez daha oynamak istedi. 

Elek, 1940 Tokyo Olimpiyatlarının ve 1944 Londra Olimpiyatlarının iptal edilmesi ve 1939’dan 1946’ya kadar Dünya Şampiyonalarının askıya alınması gibi faktörler nedeniyle uzun bir ara vermişti. National Sport’un 9 Mayıs 1944 tarihli sayısında yer alan kısa bir makalede, “devlete ait spor tesislerinde (…) belirli bir ayırt edici işaret, yani sarı yıldız takmak zorunda olan Yahudilerin (…) spor müsabakalarına veya diğer etkinliklere katılmalarına izin verilmeyeceği” duyuruluyordu. Csibi bundan, ülkesi için bir daha asla yarışamayacağını anladı. Böylelikle ilk Olimpiyat başarısı olan 1936 Berlin Olimpiyat’ından kısa bir süre sonra İkinci Dünya Savaşı patlak verdi. Bu yüzden olimpiyat dünyasındaki kariyerine uzun süreli bir duraklama getirecekti. II. Dünya Savaşı’nın son dönemlerinde ülkedeki Miklós Horthy rejiminin Müttefik Devletlerle barış görüşmesi için temas halinde olduğunun ortaya çıkması üzerine Naziler tarafından düzenlenen Panzerfaust Harekâtı sonrasında Ok Haç Partisi iktidarı almış, Ferenc Szálasi ise fiilen ülkenin tek lideri konumuna yükselmişti. Kısa süren Ok Haç Partisi iktidarı sırasında binlerce rejim karşıtı, komünist ve Yahudi toplama kamplarına sürüldü ve katledildi. Ardından Ok Haç tarafından sürgünler ve ölüm yürüyüşleri başladı. Santelli kuşatma sırasında öldürüldü. Elek kızları, Ok Haç Partisin’in sistematik soykırımından yani Holokost’tan Macaristan’ın başkenti Budapeşte’nin Peşte kısmında saklanarak kurtuldular. Elbette hayatta olan herkes mutluydu, ancak bir sporcunun geride kalması, destekçilerini kaybetmesi ve spor kariyerinin zirvesinde yarışma fırsatından mahrum kalması, bir kariyerin sonu demekti. Gerçek şu ki, Ilona desteklerini kaybetti ve zirvedeki yarışlarda yer alma fırsatından mahrum bırakıldı.

Daha sonraları Kızıl Ordu’nun Macaristan’ı kurtarmasının ardından Ferenc Szálasi yakalandı, mahkemeye çıkartıldı ve insanlığa karşı işlediği suçlardan hüküm giyerek idam edildi. 1946 yılında, anti-demokratik komplo suçlamasıyla idama mahkum edilen Eskrim federasyonunun eski başkanı Gyula Sédey, Szálasi döneminde Budapeşte emniyet müdürlüğü görevini devraldığı için mahkeme tarafından ölüm cezasına çarptırıldığında, Csibi, Sédey’in hiçbir suç işlemediğini ve kişisel olarak hükümlünün çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini bir grup eskrimci ve antrenörle birlikte kanıtlayan bir af dilekçesi hazırladı. Sonunda başarılı oldu ve Sédey affedildi. Bunlar tehlikeli zamanlardı. 

Savaştan hemen sonra eskrime yeniden başladı. Isıtması, penceresi ve aydınlatması olmayan, yıkık dökük bir evin eskrim salonunda antrenman yaptı ve hemen ilk Macaristan şampiyonluğunu kazandı. Bir organizatör olarak Macar eskriminin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olmak için de çok şey yaptı. Ancak siyaset uzun süre barış içinde rekabet etmelerine izin vermedi. Daha önce Yahudi olması nedeniyle eskrim yapamayan Elek, şimdi ise sosyalist değerlendirmelere göre eskrim, “elitlerin, dandiklerin ve seçilmişlerin sporu” olarak kabul edilmesinden dolayı bir nevi dışlandı. Eskrimi sosyalizme yabancı bir spor olarak gören otoriteler, bu sporu ülkede yasaklayabileceklerini düşünmüşlerdi. Bu yasaklama, Sovyet Bloğu’ndaki diğer ülkelerde olduğu gibi Macaristan’da da gündeme geldi. Macar takımının 1947’de Lizbon’da Dünya Şampiyonası yeniden düzenlendiğinde ve o zamana kadar 40 yaş eşiğini geçmesi göz önüne alındığında Macar eskrimcileri oraya gidemediler. Ancak 1948’de eskrimcilerin Macaristan’a birkaç altın madalya getirmesinin propaganda açısından iyi olabileceği görüşü hakim oldu. Fikirlerini değiştirdiler, böylece Macar eskrimcilerin 1948 Londra Olimpiyatları’nda yarışmasına izin verildi.

ŞAMPİYONLUKLAR KALDIĞI YERDEN DEVAM EDİYOR 

Oyunlar 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden başladığında, Elek, 41 yaşına gelmişti;  Londra, İngiltere’deki 1948 Yaz Olimpiyatları’nda altın madalya kazanarak Olimpiyat şampiyonu performansını tekrarladı; Orada bulunan sporcular arasında 12 yıl sonra tekrar Berlin’deki Olimpiyat şampiyonasına katılan tek sporcu oldu. Böylelikle, Berlin’den 12 yıl sonra 31 Temmuz 1948 Londra Yaz Olimpiyatları’na dönmesine izin verildi ve burada eski halini aşarak herkesi şaşırttı.

2 Ağustos 1948’de Londra Olimpiyatı’nda, şampiyonluk unvanını başarıyla korudu. Altın madalya kazanarak 1936 Berlin Olimpiyat şampiyonu performansını tekrarladı. O zamanki antrenörü Béla Rerrich, dövüşün belirleyici darbesinden sonra Ilona’ya koştu ve başarısını kutlayarak onu kollarına aldı. Ancak bu durum kötü oldu, çünkü hakemler hareketi faul olarak nitelendirerek son vuruşu geçersiz saydı. Bu durumu sonra şöyle ifade etti: “On iki yıldır bu zafer için heyecanlanıyordum. Sinirlerime çok iyi hakim oldum ve bu da belirleyici faktör oldu. Eskrimi hissedebiliyordum”. Odadaki gerginlik neredeyse hissediliyordu ama Elek soğukkanlılığını korudu ve ikinci Olimpiyat altın madalyasını kazanmak için daha güçlü bir şekilde performansını tekrarladı. Madalya turundaki sondan bir önceki maçında ABD’li Maria Cerra, karşısında 0-2 geride kaldığı için altın rüyası sönüyor gibi görünüyordu, ancak arka arkaya dört gol atarak toparlanmayı ve zaferi elde etmeyi başardı. Danimarka’dan Karen Lachman’a karşı oynadığı son maçta onu 4-2 mağlup ederek altın madalya kazandı. Böylelikle 1948’de Londra Olimpiyatları’nda altın madalyalı eskrimci olarak yeniden podyuma çıkmayı başardı.  

Üç yıl sonra Stockholm’de 1951 yılında dünya şampiyonasını kazandı ve en yüksek basamağa çıkan 44 yaşındaki Elek oldu. O zamana kadar Ilona Elek’in eskrimdeki en büyük kişiliklerden biri olduğu herkes için açıktı. Uluslararası Eskrim Federasyonu’nun en prestijli ödülü olan Feyerick Dünya Eskrim Ödülü’ne layık görülülen İLK kadın eskrimci oldu. Ancak Macar yetkililer bu ödülü almasına izin vermedi. 

Elene, seyahat etmesine izin verilmedi. Aslında, 1952 Helsinki Olimpiyatları’ndan önce, SA’nın “devlet güvenliği nedeniyle seyahatlerine izin verilmeyen” sporcuların isimlerini içeren bir raporunda onun adı da kardeşininkiyle birlikte yer almıştı. Ancak, uzun bir tartışmadan sonra, siyasi komite kötü sicili olan sporcuların yine de seyahat edebileceklerine, ancak yanlarında sekiz devlet güvenliği görevlisinin de onlarla birlikte gideceğine karar verildi. Elek, 1952 Helsinki Olimpiyatları’nda 45 yaşını geçmiş bir şekilde katılırken, Preis 40 yaş sınırını aşmış durumda ve Lachmann da 36 yaşında katılıyor. Üstelik Lachmann, Kopenhag’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda takım şampiyonluğunu yeni kazanmış durumda. Çok olası bir şekilde, teknik yeteneklerin yanı sıra, Elek’e karşı rakiplerin beslediği belirli bir saygı da önemli bir rol oynuyor gibi görünüyor. Gerçek şu ki Elek, Finlandiya’nın başkentindeki Helsinki’de 27 Temmuz 1952 Helsinki Oyunlarında Westend Tenis salonuna lider olarak giriyor, bu da bir önceki günkü eleme turlarındaki 9 müsabakanın hepsini kazandığını gösteriyordu. Fakat jürinin taraf tutması nedeniyle üçüncü Olimpiyat altın madalyasını kazanamadı. Böylelikle hakemin yanlış kararı nedeniyle podyumun en üst basamağını kaçırdı. Finalde beraberlik yaşandı ve bu durumu belirleyen final maçında gümüş madalyanın sahibi oldu. Hakemin söz konusu kritik vuruştaki hatası daha sonra kayıtlarla doğrulanmasına rağmen hak ettiği altın madalyayı yine de alamadı. 

 Hayatının büyük bir kısmında haksız bir kararın etkisi altında kaldı. Evde övgü almak yerine altın madalya eksikliği için suçlandı. Bu nedenle, Elek Ilona, uluslararası düzeyde otomatik puanlama sistemi uygulamasının en istikrarlı savunucularından biri oldu. “Yarışma, pistte sonuçlanmalıdır! Makinelerin amacı budur. Makineyi ne korkutabilir ne de duygusal olarak etkileyebilirsiniz. En iyi aktör performansı bile kararını etkileyemez” diye yazdı. Bu arada Helsinki’de Chsibi, Almanya’ya dönen ancak o zamana kadar sporu bırakmış olan ve bir yıl sonra meme kanserinden ölen Mayer ile tanışma fırsatı buldu. Hatıralarında, “Helene Mayer, sevgili sarışın Hee! Herkes seni unutsa bile, eski silah arkadaşların asla unutmayacak!” – eski en büyük rakibi olan Mayer’e olan saygısını bu sözlerle dile getirdi. 

Elek, 1955 Roma Şampiyonası’nda 48 yaşındayken yine podyuma çıktı ama bronz madalya sahibi oldu. Benzersiz bir kariyerin son başarısı, 1956 Londra Dünya Şampiyonası’nda takım yarışmalarında bronz madalya ile geldi. 

SON EMEKLİLİK 

Helsinki’de yaşananlardan dolayı, 1956’da Emekli olabilirdi ama Helsinki’deki haksız yenilgisinin intikamını almaya karar verdi. 50 yaşına yaklaşırken Kasım sonunda gerçekleşecek Melbourne Olimpiyatları’nda (1956) için hazırlıklara başladı. Ancak 49 yaşında ‘çok yaşlı’ olduğu gerekçesiyle Melbourne Olimpiyatlarında yarışmasına izin verilmedi. O kadar kırılmaz bir karaktere sahipti ki, 1956 Macar Devrimi günlerinde 1956’da Olimpiyatlara gitmeme kararında belirleyici söz sahibi olan komünist spor müdürünü evinde saklayarak gösterdiği insanlık ve hoşgörü örneği verdi. Hayal kırıklığına uğramış olsa da onurunu koruyarak aktif sporculuğa veda etti. Takım kaptanlığı teklifini kabul etti ve uzun yıllar boyunca yücelttiği spora yardım etti. Hayatının sonunda eskrim yüzünden bıraktığı piyano çalmaya ve müzik besteciliğine geri döndü. Böylelikle 1959 Budapeşte Eskrim Dünya Şampiyonası’nın başlangıç şarkısını ve “Futbol Marşı “nı yazdı. Pál Szécsi için yaptığı beste “The Right Hand Cannot”, “Nem tjesa a jajb kéz” şarkısı da dahil olmak üzere birçok dans şarkısının bestecisiydi. 1971 Dans Şarkıları Festivali’nde seslendirildi. Başlığı şöyleydi: Sağ el, solun ne yaptığını bilmiyor. 1968’de Sport Kiadó, Elek kardeşlerin “İşte Böyle Savaştık” başlıklı anılarını yayınladı. Ilona, ​​hayatının en parlak dönemini şöyle anımsattı: 

” Şanssızdık, çünkü çok konuşulan iki Olimpiyat altın madalyası arasında dünya tarihinin en kanlı dönemlerinden biri yaşandı. Uzun süre ne dünya şampiyonasına ne de uluslararası müsabakalara katılamadık. O zaman neyi başarabilirdik? Bu artık geçmişte kaldı… “

O, Macar sporunun ilk kadın olimpiyat şampiyonuydu. Altı kez dünya şampiyonu, beş kez Avrupa şampiyonu ve dokuz kez Macar şampiyonu unvanına sahipti; İki kez Olimpiyat şampiyonluğunu kazandı. Macaristan’da kadın eskriminin tanınması için mücadele etti, ne Hitler’in ne de Stalin’in tüm zamanların en başarılı sporcularından biri olmasını engelleyemediği kişi oldu. Ve sürekli olarak üstün yeteneklerini takdir eden ödüller aldı.  

1938’de Horthy Miklós anma madalyası, 1983’te Uluslararası Olimpiyat Komitesi Olimpik Liyakat Nişanı aldı. Macar Olimpiyat Komitesi’nin “Kadınlar Sporda” komitesi 2011 yılında onuruna bir anı levhası hazırlattı. 2013’te Hall of Fame’e seçildi. Bu sıra dışı sporcunun hayatını anlatan bir çocuk kitabı kısa süre önce yayımlandı. 2013’te Kadın Sporları Onur Listesi’ne seçildi. Ve Ölümsüzler Kulübü’ne ilk seçilenlerden biri oldu. Ilona Elek 24 Temmuz 1988’de 81 yaşında Budapeşte’de vefat etti. 

Kaynakça:

https://nlc.hu/szabadido/20170517/elek-ilona-elete/

https://nlc.hu/ezvan/20160801/berlini-olimpia/

https://transtelex.ro/eszkombajn/2023/03/18/elek-ilona-eltiltas-olimpiai-bajnoki-aranyak

https://transtelex.ro/eszkombajn/2023/03/18/elek-ilona-eltiltas-olimpiai-bajnoki-aranyak

https://en.wikipedia.org/wiki/Ilona_Elek

https://www.britannica.com/biography/Ilona-Elek

https://jwa.org/encyclopedia/article/elek-ilona

https://olympics.com/en/athletes/ilona-elek

https://www.olympedia.org/athletes/20737

https://www.nybooks.com/articles/2000/10/19/duels-in-the-sunshine/https://www.factsnippet.com/site/facts-about-ilona-elek.html

https://olimpia2016.24.hu/olimpiai-hirek/2016/08/05/nemcsak-az-ellenfeleit-de-a-haborut-is-legyozte/

https://nlc.hu/szabadido/20141129/nyary-krisztian-konyv-hosok-reszlet/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer Haberlere Göz Atın

Shiho Shimoyamada: “Mücadele Edenler İçin Birlikte Adım Atalım”

Japon futbolcu Shiho Shimoyamada 24 yaşında açıldıktan sonra, ülkesinde cinsel yönelimini ya…

Serena Williams’a Veda… Kariyerinde Öne Çıkan Anlar

23 Grand Slam şampiyonluğu, 73 tekler zaferi, 319 hafta dünya 1 numaralığı,…

‘Bir Kadın Asla UFC’de Olmayacak’ Sözüne Ronda’nın Cevabı Vardı: Tarihin İlk UFC Kadın Şampiyonu Olmak

Kadınlar dövüş sporlarını yapabilir mi? Peki ya karma dövüş… Pek çok kişi…

Diana Nyad: “Hayallerinin Peşinden Koşmak İçin Asla Çok Yaşlı Değilsin”

“Yok canım kaç yaşında, ondan geçti o işler.” Bu cümlenin çoğu zaman…