Otomobil sporları, uzun yıllar boyunca erkeklerin egemenliğinde görülen alanlardan biri oldu. Ancak son yıllarda kadın pilotların sayısı artsa da hâlâ ralli parkurlarında kadınları görmek bir istisna. Endüstri mühendisi, anne ve üst düzey yönetici kimliğinin yanı sıra dört yıldır ralli etaplarında varlık gösteren Çiğdem Tümerkan, bu istisnalardan biri. Kanseri yendikten sonra yapılacaklar listesine aldığı hedeflerden biri olan ralliyi hayatına dahil eden Tümerkan, hem kadın sürücülere ilham oluyor hem de motor sporlarında görünürlük mücadelesi veriyor. “Motor sporları dünyasına bir kadın olarak girmek inanın çok zor” diyen Tümerkan, zorluklar ve önyargılara rağmen direksiyonu bırakmayan kadınlardan biri olmanın hikâyesini anlatıyor.

Otomobil sporları uzun süre erkek egemen bir alan olarak görüldü. Bu alanda kadın sürücü olmak nasıl bir deneyim? 

Sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde hâlâ kadın pilot sayısı çok az. Ama en güzel yanı, Türkiye’de kadın pilot sayısının çok fazla artmış olması. Ben girdiğim dönemde tırmanmayla başladım. O zaman sadece Sevcan ve ben vardık. Sonrasında şu an aktif olarak yarışan pilot kadın arkadaşlarımız tek tek katıldı ve sayımız gitgide artmaya başladı. Kadınların sosyal medyayı iyi kullanıyor olması kadın pilotları ön plana çıkarttı. Bu spora merak salan kadınlara, genç kızlara örnek olduk. Diğer arkadaşlarımla sürekli kontak hâlinde olduğumuz için onlara yardımcı olmaya başladık. Motor sporları dünyasına bir kadın olarak girmek inanın çok zor. Bu sporu yapmaya başladığımda bu alanda benimle tanışan herkes bana “Sen kimin tanıdığısın?” diye soruyordu. İşin enteresan yanı, bu dördüncü yılımda onlara hak vermeye başladım. Çünkü bir kadın olarak bu sporlarda yer almanız için bir tanıdığınızın aracılığıyla girmeniz gerekiyor. Bu dünyayı, araba kiralamayı bilmiyorsunuz, servis çok az var; servisler nerededir, nasıl ulaşılır bilmiyorsunuz. Yani bu yüzden biri size yardım etmeli. Motor sporlarında erkekler çoğunlukta ve genellikle daha deneyimli oluyorlar çünkü küçük yaşta araba kullanmayı öğreniyorlar. Kız çocuklarına bu alan pek teşvik edilmediği için kadınların ilgisi az. Bu sporda var olabilmek için ciddi azim gerekiyor. Çoğu zaman ciddiye alınmıyor, rakip olarak bile görülmüyorsunuz. “Aferin, bravo” deniyor ama gerçek destek çok az. Çünkü hâlâ kadınların bu sporu yapamayacağı düşünülüyor. Biz bu önyargıyı kırdık.  

Otomobil sporlarına nasıl başladınız?

Benim motor sporlarına girişim biraz değişik bir hayat hikâyesidir. Motor sporları, benim yapılacaklar listemdeydi ve en çok yapmak istediğim şeylerden biriydi. Ralli yapmaya karar verdim ve yaklaşık 2 yıl motor sporları camiasında ralli yapan pilotları ve copilotları sosyal medyadan takip ettim ve onlarla iletişime geçtim. Bu konuda bana en çok Aras Dinçer yardımcı olmuştur, hakkını ödeyemem. Sosyal medyadan ona ulaştım. Ralli yapmak istediğimi, nasıl araba temin edebileceğimi, teknik ekipmanları nereden bulabileceğimi sordum. Birkaç kişiye daha sormuştum ama bir kadın olarak kimse sizi ciddiye almıyor. Özellikle motor sporları dünyasındaysanız, sosyal medya kanalıyla insanlara sorarak girmezsiniz çünkü tanıdığınız olur, size yardımcı olurlar. Ama benim hiç tanıdığım yoktu. Ben birkaç pilot ve copilota yazdım, sadece Aras Dinçer döndü. Sonradan arkadaş olduğumuzda diğerleri, “Seni ciddiye almadık, çünkü sosyal medyadan böyle yazan çok insan oluyor. Çoğu sadece meraktan soruyor, bunu gerçekten yapacağını hiç tahmin etmemiştik,” dediler. 

“Kadınların neler başarabileceğini gösteriyoruz”

Kariyerin boyunca cinsiyetin nedeniyle karşılaştığın en büyük önyargı ya da engel neydi?  

Ben endüstri mühendisiyim ve iş hayatına üretim sektöründe başladım. Bu alanda kadın yönetici sayısı çok az. Tıpkı motor sporlarında olduğu gibi, kadınlara karşı “otoriter olamaz, işi yürütemez” gibi önyargılarla karşılaşıyoruz. Erkek egemen bir ortamda yönetici olarak çalışmak, benim için her zaman bir gurur kaynağı oldu. Kadınlar, çocuk ve aile sorumlulukları nedeniyle iş hayatına tam odaklanamayacakları düşüncesiyle dışlanıyor. Bu nedenle şirketlerde genellikle erkek yöneticiler tercih ediliyor. Şanslıydım, patronlarım hep destek oldu ama çalışanlar ilk etapta “Bu dayanamaz” gözüyle bakıyor. 25 yıllık iş hayatımda birçok kadın arkadaşımın mobbing ve ayrımcılık nedeniyle ortamı terk ettiğini gördüm. Ben ise hiçbir zaman yılmadım, hep mücadele ettim. Üç çocuk annesi olarak 25 yıl kesintisiz çalıştım. Aynı azimle motor sporlarında da var oldum. Dört yıldır yarışıyorum, her sezon dereceye girdim. “Kadın bu işi sürdüremez” düşüncesini kırdım. Diğer kadın pilotlar da aynı kararlılıkla bu sporda yer alıyor ve kadınların neler başarabileceğini gösteriyoruz. 

Kadın bir ralli pilotu olarak seni en çok destekleyen veya ilham veren kişi ya da an neydi?  

En büyük ilham kaynağım annem. Hayat boyu bana destek oldu ve her zaman istediğim her şeyi yapabileceğime inandı. Çocukken “Yapabilir miyim?” dediğimde, çevreden “Sen kız çocuğusun, yapamazsın” sözlerini duysam da annem her zaman “Benim kızım yapar” diyerek yanımda durdu. Motor sporlarına ilk başladığımda hiç kimseyi tanımıyordum. Bana ilk destek olanlar, tırmanmada aynı kategoride rakibim olan Kaan Kara ve Cem Yudulmaz’dı. Haklarını ödeyemem. Rakip olmamıza rağmen gelip “Yol çizgilerin iyi değil, gel sana ders verelim” dediler. Cem Yudulmaz, “Burada yarışmanız bile cesaret. Sakın bırakmayın” diyerek hep motive etti. İlk yarıştığım ve beni destekleyen bu iki isim benim için çok kıymetlidir. Ralliye girerken sosyal medyadan Aras Dinçer’e ulaştım. O da bana destek olup Hakan Gürel ile tanıştırdı. Hakan Bey ve eşi Havva, ilk yarışlara “Belki sevmezsin, boşuna masraf etme” diyerek kendi ekipmanlarıyla katılmamı sağladılar. Destekleri benim için çok değerliydi. Araç bulma konusunda da Oytun Albayrak yardımcı oldu. İnsanlar beni tanıdıkça azmimi gördüler ve desteğini sürdüren 10–15 kişilik bir çevrem oluştu. “Senin bu işi yapacağını biliyorduk, o yüzden destek olduk” diyen çok kişi var. Adlarını sayamasam da hepsine minnettarım.

Kadınların bu alanda daha görünür ve etkin olabilmesi için neler yapılmalı?  

Öncelikle, kadınların daha etkin olması için bu işe bir heves olarak değil, gerçekten isteyerek başlamaları gerekiyor. Çünkü bu bir süreç. Ralli dünyasına girdiğinizde, caddede araba kullanmakla aynı şey olmadığını görüyorsunuz. Orada, daha hızlı ve güvenli gidebilmek için bazı teknikler var. Bana demişlerdi ki: “En az 4-5 sezon yarışman lazım ki belli bir yere geleceksin.” Bunu önce anlamamıştım. Şimdi, rallide üçüncü sezonum, motor sporlarında dördüncü yılım. Anlıyorum ki çok haklılarmış. Çünkü rallide “kilometre” yaptıkça tecrübeniz artıyor, teknikleri öğreniyorsunuz. Yılmadan, azimli bir şekilde devam etmek gerekiyor. Bu spor çok maliyetli olduğu için sponsor bulmak şart. Ben hep kendi imkânlarımla yarıştım, sponsor bulmakta zorlandım çünkü çok yoğun çalıştığım için koşturamadım. Ama sosyal medyada paylaşım yapıp iş birlikleri sağlayarak sponsor bulmak mümkün. 1-2 kez yarışıp bırakabilirsiniz ama gerçekten görünür olmanız için bu işi sürdürülebilir hale getirmeniz lazım. Yarışlarda bazen “Ben bu işi yapamıyorum, bırakacağım” dediğiniz oluyor. Ama motor sporları öyle bir zehir ki, kanınıza girdi mi bırakamıyorsunuz. İmkânlar dâhilinde bir şekilde bu dünyaya bir yerden dahil olmaya çalışıyorsunuz.

Genç kızlar için bu alana girmek isteyenlere neler önerirsiniz?

Öncelikle buna ilgisinin olması gerekiyor. İkincisi, TOSFED’in internet sitesinde gençler için bazı organizasyonlar var. Eğer pilot ya da copilot olmak istiyorsanız, “TOSFED Yıldızını Arıyor” adlı organizasyona katılarak bu dünyaya adım atabilirsiniz. Eğitimler veriliyor, yarışmalar düzenleniyor ve kazananlara destek sağlanıyor. Kendi imkânları olmayanlar bu şekilde ilerleyebilir. “Aktif yarışamıyorum” diyenler için ücretsiz gözetmenlik eğitimleri de var. Bu sayede ortamı tanıyıp çevre edinerek ne yapmak istediklerine karar verebilirler. Sosyal medyada, sadece ralli ya da tırmanma değil, merak ettikleri tüm branşların en iyilerini takip edip DM yoluyla sorular sorabilirler. Bizim rallide, özellikle arkadaşlarım gelen mesajlara mutlaka dönüş yapar. Çünkü bu spor çok özel ve az kişi tarafından yapılıyor, herkes birbirine destek olmaya çalışıyor.

“Sayımız az olduğu için sesimiz çok duyulmuyor”

Medyada kadın sporcuların temsili konusunda neler düşünüyorsun? Erkeklerle aynı başarıyı gösterdiğinizde bile görünürlükte fark oluyor mu?  

Kadınların temsili konusunda, erkeklere göre aslında daha avantajlıyız. Yarış seremonilerinde kadın sporcular ayrı tanıtımlarla, fotoğraf çekimleriyle öne çıkarılabiliyor. Halk arasında araçla geçerken de çok ilgi ve destek görüyoruz. Medyada “Otomobil Sporlarında Kadın” adlı bir grup var; sadece kadın sporcuları tanıtıyorlar. Bu daha da aktif hâle getirilebilir. Çünkü gazetelerde neredeyse hiç yer almıyoruz, sadece birkaç gazeteciden destek görüyoruz. Bu sporu kadınlar arasında yaygınlaştırmak için medyada güçlü bir PR çalışması şart. Çünkü bir anda parlayıp sonra unutulabiliyorsunuz. Bu konuda çalışan ve tecrübelerini paylaşan arkadaşlarımız var. Bunlardan biri Kübra Denizci Keskin’dir. Türkiye’de ve dünyada ilk kadın engelli pilottur. Çok özel biri, azmi ve yaptığı PR çalışmalarıyla görünürlüğünü her geçen gün artırıyor. Kübra ve Nazan Zorlu bu konuda çok emek veriyorlar, örnek gösterilecek isimler. Ama sayımız az olduğu için sesimiz çok duyulmuyor.  

“Kendi imkânlarımla ralliyi sürdürmeye çalışıyorum”

Rally Bodrum’da önemli başarılar elde ettin. Bu yarışa nasıl hazırlandın, senin için en zorlu an neydi?  

Bodrum rallisinde, TOSFED Kupası’nda kadınlar birincisi, erkek-kadın karışık kategoride ise ikinci oldum. Ben bir şeyin beni zorladığını düşünmüyorum. Çünkü zorluk düşüncesiyle yaklaşırsanız, o işi yapamazsınız gibi geliyor. Motor sporlarına girişim çok farklı bir mantıkla oldu; beni zorlayan değil, keyif veren şeyleri yapıyorum. Ben kanser hastasıyım. Mücadele ettim, yendim. Hâlâ kontrollerim devam ediyor. Hayatın ne kadar değerli olduğunu bildiğim için beni üzen ve yoran şeylerden uzak durdum. Ralli beni sadece fiziken yoruyor ama bu yorgunluk büyük bir motivasyon ve mutluluk veriyor. Doktorum da “Her ne yapıyorsan devam et” diyor. Ben de kendi imkânlarımla ralliyi sürdürmeye çalışıyorum. Çünkü bu beni mutlu ediyor, motive ediyor ve sağlığıma da iyi geliyor. Elimden geldiğince bu dünyada var olmaya devam edeceğim.

Yarış sırasında seni en çok motive eden şey neydi?  

Bodrum Rally’de erkek arkadaşımla yarıştım. Hayat arkadaşım kendisi, her zaman yanımda beraber yarışıyoruz. Beni her zaman motive ediyor. Bazen moralim bozulduğunda ya da arabayla ilgili birtakım problemler olduğunda, ya da derecelerim istediğim gibi olmadığında —tabii bunun teknik nedenleri oluyor, kişisel yaptığım hatalar oluyor, spin atıyorum, lastik patlatıyorum— beni hep motive ediyor. O, çok güzel bir destek. Bodrum Rally’sinde lastiğimizi yardık, diskalifiye olacaktık neredeyse ama “Bak önemli olan yarışıyoruz, beraberiz, keyif alıyoruz. Sakın moralini bozma, motivasyonunu düşürme” deyip bana destek oldu. Bodrum Rally’sindeki en büyük desteğim erkek arkadaşım Michele Blardi. O copilotumdu, beni çok motive etti.

Bundan sonraki hedefin nedir? Yeni bir yarış ya da özel bir proje var mı gündeminde?  

Benim şu an için hedefim aslında rallideki ilerleyişimi, deneyimimi artırmak. Çünkü istediğim Avrupa’da yarışmak. Erkek arkadaşım İtalyan olduğu için İtalya’da yarışmak istiyorum. Tabii bu ciddi maliyetler gerektiriyor. Şu an için bu ileriye dönük hedeflerim. Yakın plandaki hedefim ise, kendimi pilotaj olarak ilerletmek, arabamı mekanik olarak daha iyi bir seviyeye getirmek ve onu en iyi performansta kullanmak istiyorum. Bir seviyeye geldikten sonra bir sonraki kategoriye geçip daha güçlü arabalarla yarışmak istiyorum. 

Rallinin dışında Çiğdem Tümerkan nasıl biridir? Seni yarışlar dışında heyecanlandıran şeyler neler?

Motor sporlarında çok keyifliyim ama benim birkaç kimliğim var. Öncelikle bir anneyim. Arkadaş ortamında farklı, iş hayatında üst düzey yönetici olarak farklı bir karakterim var. Motor sporlarında ise tamamen kendim oluyorum. Ortak nokta ise hayattan zevk almak, zorluklar karşısında yılmamak ve azimle ilerlemek. Hiç geriye dönüp pişmanlıkla bakmam; her zaman yeni hedefler koyar, onları gerçekleştirmeye çalışırım. Zaman benim için çok değerli, çünkü hayatımı kaybetme noktasına geldiğim dönemler oldu. Bu yüzden her anı kıymetli yaşamak istiyorum. Ralli dışında beni mutlu eden şeylerin başında aktif yaşam geliyor. Profesyonel olarak Haliç’te kürek çekiyorum. Scuba diving yapıyorum, çift yıldız brövem var. Doğa ve adrenalin içeren sporları çok seviyorum. Macera ve seyahat tutkunu biriyim. Ralliye bütçe ayırdığım için sık seyahat edemesem de yılda 1-2 ülkeye gitmeye çalışıyorum. Yeni aktiviteler keşfetmek beni heyecanlandırıyor. Şu an yelken yapmayı planlıyorum. Bir işi en iyi şekilde yapıp ardından yeni hedefler koymak bana enerji veriyor. Durağan hayatı ve yerinde saymayı sevmem. Bu yaz yamaç paraşütü yapmak istiyorum. Yeni fikirleri sıraya koyup gerçekleştirmek, hedeflerimin peşinden gitmek beni mutlu ediyor.

“İstikrarla ve keyifle yapılınca her iş sürdürülebilir”

Ralliye başlama sürecini kendinizi de bulmanızı sağlayan bir şifalanma çabası olarak tanımlayabilir miyiz? Ralli sporunu yapmak size nasıl hissettiriyor?

Kendimi asıl kanser olduğumu öğrendiğimde buldum. O zamana kadar hayatla ve işle mücadele ediyordum ama hastalık bana hayatın değerini fark ettirdi. Sadece savaşmak değil, keyif almak gerektiğini gördüm. Bu farkındalıkla “yapılacaklar ve gezilecek yerler” listesi oluşturdum. Türkiye’de ve dünyada görmek istediğim yerleri, hatta restoranları bile kategorilere ayırdım. Daha önce hayatım iş odaklıydı, şimdi hedef odaklı yaşıyorum. Kazandığım parayı hayallerimi gerçekleştirmek için kullanıyorum. İlk hedefim kuzey ışıklarını görmekti, Norveç’e giderek bunu başardım. Diğer hayalim ralli yapmaktı; 4 yıldır yarışıyorum. Fiziksel olarak yorucu olsa da büyük bir yaşam enerjisi veriyor. İleride bu spora bütçe ayıramayabilirim ama hayatım boyunca bir yerinden tutunmak istiyorum. Ralliyle sınırlı kalmadan farklı spor dallarını da denemek istiyorum. Hayat kısa ve keşfedilecek çok şey var. Üç çocuğum var; özellikle kızlarıma örnek olmak istiyorum. Onlara hedef belirlemelerini, hayallerinin peşinden gitmelerini öğütlüyorum. “Hiçbir şey için geç değil” diyorum. Yılda en az iki farklı ülke gezmelerini öneriyorum. Çocuklar insanı hayata bağlayan köklerdir. Kadınların her işi yapabileceğine inanıyorum. Biz bazen duygusal hareket ediyoruz, bu hem avantaj hem de dezavantaj. Ama istikrarla ve keyifle yapılınca her iş sürdürülebilir. Kadınlar her yerde olmalı çünkü bulundukları yeri güzelleştirir ve canlandırır. Kadın pilotlar olarak yarışta ve özel hayatlarımızda birbirimize destek oluyoruz. Aynı zorluklardan geçtiğimiz için moral veriyor, deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Sayımız az ama dayanışmamız güçlü. 

Bu proje Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla FemSport’a aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir