Bisiklet, sadece spor yapmak için kullanılan bir araç mı? Genç bir sporcunun öyküsü etrafında bisikletin çok daha fazlasını ifade ettiğini anlatma imkanı bulduğumuz bu röportaj, bisikleti bir ulaşım aracı olmanın ötesine taşıyor. Doğa tutkusunu, yardımlaşmayı, önyargılara karşı eyleme geçmeyi, hissetmeyi ve yol arkadaşlığını mümkün kılan bisiklet, hem doğaya hem de insana özgürlüğünü teslim ediyor.  Hafızanızda benzersiz deneyimler biriktirebileceğiniz bir yol arkadaşı olarak bisiklet, özel gereksinimli bireylerin sosyal yaşama katılmasını sağlıyor. Peki bisikletle bunları başarmak nasıl mümkün oluyor? 

Elbette bu sorunun yanıtını, bisikleti ve onun kazandırdığı farkındalığı engelleri pedallayarak aşmayı deneyimleyen bir sporcudan dinlemeliyiz. 

Gözde Sarıca, İzmir merkezli Eşpedal Derneği’yle pedallayan doğa tutkunu bir sporcu. Eşpedal Derneği’nin bir gönüllüsü olan Gözde, iki kişinin eş zamanlı pedallayabildiği tandem bisikletini kullanarak, görme engeli olan bireylere pilotluk ve yol arkadaşlığı yapıyor. Doğa ve insan ilişkilerinin ön plana çıktığı Eşpedal Derneği, özel gereksinimi olan bireylerle duygudaşlık kurmayı ve bisikletle doğayı keşfetmeyi amaçlıyor. 

Gözde, Eşpedal Derneği’yle yolunun nasıl kesiştiğini de sorarak, seni tanımak isteriz. 

Merhabalar ben Gözde, fizyoterapistim. İzmir’de yaşıyorum. Doğduğum büyüdüğüm yer olan Kaş’ı doğasıyla deniziyle bugünkü ben olmamı sağlayan yer, olarak tanımlıyorum. Dokuz Eylül Üniversitesini kazandıktan sonra İzmir’e geldim. Keşfetmeyi, öğrenmeyi seviyorum ve  yaptığım her keşfi benim için keyifli bir yolculuk, olarak değerlendiriyorum. Bu da benim çok yönlü olmamı sağlıyor.  İlgilendiğim birçok hobi var. Yazmayı, okumayı, kendimi geliştirmeyi seviyorum. Beni zorlayacağını hissetsem de tiyatroya başladım ve şu an tiyatro adına her şey güzel gidiyor. Doğa yürüyüşleri yapmayı seviyorum. Orman beni daha özgür hissettiriyor.

Tandem Bisiklet

Sözü bisiklet tutkusuna getiren Gözde, bu tutkusunun üniversite yıllarında Eşpedal Derneğiyle yolunun kesişmesine vesile olduğunu söylüyor ve sonrasında yaşadığı deneyimleri  anlatıyor:

Her şey toplumsal duyarlılık dersiyle başladı. Bizden bir proje yapmamız istendi ve ekip arkadaşlarımla ‘Sarı Çizgilere Dokunma’ isimli bir projeye başladık. Proje kapsamında görme engelli bir bireyle röportaj yapmamız gerekiyordu. Bu süreçte birçok insanla tanıştım. Projeden sonra da bağımızı hiç koparmadık. Birlikte daha çok vakit geçirmeye, doğa yürüyüşlerine gitmeye başladık. Sonrasında da Eşpedal Derneğiyle tanıştım. Dernekte tandem adı verilen iki kişinin binebildiği bisikletler kullanılıyordu. Görme engeli olmayan kişi pilot olarak isimlendiriliyor ve tandemin hakimiyetini sağlıyordu. Görme engeli olan birey ise copilot olarak arka selede oturuyordu. Böylece, dernekteki süreci öğrenerek, bisiklet dünyasının tırı da denen tandemle turlara katılmaya başladım.  Sadece ilk tura yancı olarak katıldım. Sonrasında tandemde pilotluk görevini üstlenerek turlarda yer aldım. Hafta içleri kısa turlar hafta sonları bazen yüz kilometreyi bulan uzun turlar olmak üzere dernek bünyesinde turlar programlıyoruz. Festivalleri takip ediyor, bisikletlerimizle katılım sağlıyoruz. Yaz dönmelerinde gece turları da düzenliyoruz. 2018’den beri Eşpedal Derneği hayatımda ve Eşpedal derneğinde tanıştığım insanları artık ailem gibi görüyorum. 

Eşpedal Derneği’ndeki yol arkadaşlığının nasıl bir süreç olduğunu merak ettim. Yol arkadaşlığı deneyimini senden dinlemek isterim, derneğin de ismi olan eşpedal kavramı da bu süreçle ilgili bir şeyler anlatıyor sanki, ne dersin?

Derneğin adında da olduğu gibi Eşpedal herkese eşit yaklaşmayı, farklılıklarımıza saygı duymayı vurguluyor. Burada yaşanan yol arkadaşlığı, eş emek ve eş özveriyle birlikte yol almakla ilgili aslında. Özel gereksinimi olan/olmayan bireyler birlikte, takım çalışması içinde vakit geçirdikçe ve sosyalleştikçe bu dostluklar sağlam ve uzun ömürlü yol arkadaşlıklarına dönüşüyor. İşin içine bisiklet de dahil olunca tabii, yol arkadaşlığı insan-insan bağlamının yanında insan-doğa bağlamının ilişkiselliğine de ihtiyaç duyuyor. Temelde pilot ve copilotlar her anlamda sosyalleşiyor, keşfediyor ve spor yapıyor. Eşpedal bu noktada bireylerin birlikte eşit ve erişilebilir engelsiz yaşam ideallerine sahip olmasını hedefliyor. Bu ideallerin, hayatın her anlamında pratiğe dönüştürülmesini amaçlıyor.

Bu yol arkadaşlığı farklı duyguların bir arada yürütülmesini, görme duyusunun farklı duyular aracılığıyla paylaşılmasını da içeriyor. Duygudaşlık, empati gibi değerlerden de bahsetmek söz konusu. Peki, bisiklet yolculukları başka ne gibi değerlerin farkında olmanızı sağlıyor?

Baktığınızda dünün, yarının telaşıyla pek çok güzelliği fark edemiyoruz. Zamanımız bize kalsın, diye hızlandıkça zamanımız daha da azalıyor. Bu hızlı yaşamın içinde yavaşlamayı, anda kalmayı unutuyoruz. Aslında, bir durabilsek ve etrafa baksak doğanın, yaşamın güzelliğini görebileceğiz. Biz Eşpedal olarak anda kalmayı seçiyoruz. Birbirimize geçtiğimiz yolları anlatıyor, karşılaştığımız manzaraları betimliyoruz. bazen yolumuz bir parktan geçiyor, çocuk seslerini dinliyoruz. Bazen de turlarımız denizde bitiyor, bu kez de dalga sesleriyle buluşuyoruz. Yeri geliyor yol arkadaşlığımızı başka bir şehirde sürdürürken buluyoruz kendimizi. 

Elbette, birbirinden farklı onlarca mekanı deneyimleme fırsatı bulmuşsunuzdur.  Belki, dernek ekibiyle birlikte gittiğiniz bir şehri ve orada neler yaşadığınızı anlatmak istersin. Ne dersin?

Geçen sene kasım ayında Gaziantep’teydik. Farklı şehirlerden gelen Eşpedallılarla birlikte yeni bir şehri keşfettik, sokaklarında pedalladık. Pilot-copilot uyumumuzun yalnızca bisiklette değil her anlamda devam ettiğini, söylemem gerekiyor. Şehirleri gezerken de takım ruhumuzu korumayı sürdürüyoruz. Bisiklet turumuzdan sonraki gün, şehri birlikte geziyoruz. Gaziantep’in tarihi hamamlarından örnek vereyim. Hamamları gezerken yapının betimlemelerini yaptık. Yapının dönemi, tarihi ve mimarisini yorumladıktan sonra ellerimiz hamamın tarihi taş duvarlarında gezindi. Parmaklarımızın ucunda soğuk taşların pürüzlerini, çıkıntılarını hissettik. Sadece durup hissettik, yapının tanık olduklarını, görüp geçirdiği mevsimleri, içindeki ezgiyi duymaya çalıştık. Şehri sadece görmedik, dokunduk, dinledik ve en önemlisi yaşadık. 

Zeugma Antik Kenti’ni de gezdik, sırasıyla tüm mozaikleri keşfettik. Pilotlar copilotlarına motifleri betimledi ve motifler üzerine konuştuk. Hatta bazen mozaiklerdeki figürlerin duruşlarını hep beraber dramatize ettik. Bu kısım oldukça eğlenceliydi. Tabii, sonunda sıra müzenin yıldızına geldi. O an, şehrin üzerinde gezinen gözleri kendi üzerimizde hissettik. Karanlık odada bizi aydınlatan Çingene Kızı’nın ışığında, ünlü mozaiğin tarihini ve sanatsal yapısını yorumladık. .Kızın yüzündeki ifade nasıldı, mutlu muydu, tedirgin miydi, tartıştık. Her seferinde, belki de daha önce hiç bakmadığımızı fark ettiğimiz detayları yakaladık.

“Engel” kavramı aslında üzerinde konuşurken özenli olunması  gereken bir kavram. Önyargılarımız, algılarımız da bu kavramı şekillendiriyor, sen deneyimlerinden yola çıkarak bu kavramı nasıl yorumluyorsun?

Eşpedal Derneği’nin etkinliklerine ilk başta görme engelli bireylere yardım etme duygusuyla katılmıştım. Daha sonra birlikte vakit geçirdikçe gerçek yol arkadaşlığını öğrendim. Eşpedal aracılığıyla engelli bireylerle sohbet etme, sosyalleşme imkanı buldukça, içimdeki yardım etme isteğinin yerini birlikte problem çözme isteği aldı. Kilometrelerce pedal çevirdikçe, hayatı beraber yaşamanın ne kadar kolay olduğunu anladım. Önce kafamızdaki engelleri kaldırmayı, önce kendimizden başlamayı öğrenmeliyiz. Karşılıklı önyargıları yıkmalıyız. Biz engelleri pedallayarak aşıyoruz.

Co-pilot ve pilot olmak arasındaki fark nedir? Deneyimler nasıl farklılaşıyor, görevler arası geçişkenlik sayesinde empati kurmak mümkün mü

Bir engelle yaşamanın nasıl olduğunu merak ettiğim için bir turda copilot olmuştum. Pilotun komutuyla sürüşe başladık. O andan itibaren gözlerimi kapattım. Yolu hissetmeye başladım. Yoldaki tüm o inişler çıkışlar bir senfoniyi oluşturuyordu. Tüm yolu hissediyordum. Her dönüşü, tekerleğin üzerinden geçtiği her taşı…Bu, temas ettiğim bireyleri anlamak için, deneyimlemem gereken bir süreçti.

Yol boyunca pilot ve copilot birbirini nasıl destekliyor, neleri paylaşıyor? Yolculuk sırasında bir pilot olarak nelere dikkat ediyorsun?

 Pilot ve copilotun birbirine karşı sorumlulukları var.  Copilotlarla  iletişim halinde olan pilotlar yol boyunca karşılaştıkları her şeyi doğrudan doğruya copilotlara söylemeli, seyir halindeyken çevreyi betimlemelidir. İletişimde ses yüksekliğine dikkat edilmelidir. Yol boyunca devam eden muhabbetin içeriği, karşılaşılan durumlara göre değişebilir. İşin içine uzun mesafeler, hava koşulları da girince bazen bu muhabbet yerini psikolojik desteğe bırakabilir. Bunu ifadelerimi daha iyi aktarabilmek için Foça turunda yaşadıklarımızı anlatmak istiyorum. 

Yolculuk sürecini daha iyi betimleyebilmemiz  için  yolculuğu o anı yeniden yaşıyormuş gibi anlatan Gözde, cümlelerinin içine hafızasında yer etmiş anları da yerleştiriyor. Foça turunu şu cümlelerle anlatıyor:

Bir haftasonu kamp için Foça’ya gidiyoruz. Yaklaşık yüz kilometrelik bir sürüş olacak. Hava sıcak, yol uzun ve bol rampalı. Hava iyice kararmış, yoldan tek tük araba geçiyor. Uzun zorlu bir rampa çıkıyoruz. Uçurum, büyük kayalar ve çalılıklar var sadece. Pedallar giderek daha da ağırlaşıyor. Copilotum zorlandığımı anlıyor. Yapabilirsin, devam et az kaldı, diyor. Onun telkinleriyle pedallara biraz daha asılıyorum. Ama bir noktada gerçekten tükendiğimi hissediyorum. Yolun karanlığı, ucunun görünmeyişi, bir de üstüne çalılıkların hışırtıları, beni korkuyor. Gerçekleştirmek için yola çıktığım ilk uzun turum, olduğunu söylemeliyim. Tandemi kenara çekiyoruz. İlerleyemezsek, ekipten birilerinin bizi almaya geleceklerini kendime hatırlatıyorum. Bizden birkaç aracın kamp alanına vardığını biliyorum. O sırada, Fatih abi bir süre soluklanmamı istiyor. Çok az bir yolumuz kaldığından bahsediyor. Yaşadığım tedirginliği daha iyi anlatabilmek için bulunduğumuz konumu anlatıyorum. Çalılıkları, uçurumu, dağları.Fatih abi gökyüzü nasıl açık mı, diye soruyor. Telaştan gökyüzüne bile bakmayı unuttuğumu fark ediyorum. Gözlerimi yıldızlara diktiğimde gökyüzünün apaçık olduğunu görüyorum. O anda, sakinleştiğimi hissediyorum. Devam edebilecek gücü tekrar kendimde buluyorum. Devam ediyoruz. Rampadan biraz daha çıktıktan sonra zirveye ulaştığımızı fark ediyorum. Tüm o zorlu çıkışın ardından yokuş aşağı süzülmeye başlıyoruz. O an tüm çabama değdiği hissediyorum. Sınırlarımı aşmayı başardım, diyorum kendime. Kısa bir süre sonrada kamp alanımıza ulaşıyoruz. Böylece o gün, copilotum sayesinde başardım, diyebildiğim ve size anlattığım bu anı, ortaya çıkıyor. 

Spor, farklı zenginlikleri bir arada var edebilen ve ortak noktalar kuran bir alan yaratma potansiyeline sahip. Senin de sporun oluşturduğu bağlamda değerli deneyimlerin var. Doğaya olan tutkun için de özel bir alan oluşuyor, diyebilir miyiz?

 Bisikletin yanında doğa yürüyüşüyle de ilgileniyorum. Her hafta sonu olmasa da, fırsat buldukça doğa yürüyüşlerine gitmeye çalışıyorum. Şehirde kaldığım zamanlar ormanı özlüyorum. Ağaç seslerini, kuş cıvıltılarını bir kez deneyimleyince bırakmak istemiyorum. Şehrin temposu hızı beni yormaya başlıyor. Ormanda kendimi özgür hissediyorum. Bu hissi paylaşmak adına, görme engelli bireylerle de doğa yürüyüşü yapmayı planlıyorum. Eşpedal Derneği’yle süreci programlama sürecindeyiz. Aynı zamanda,  turlara hazırlanmak için betimlemeli bir ısınma programı yapmak da planlarımızın içinde yer alıyor. 

3 Yorum
  1. Bisiklet ile gelen özgürlük tutkusu,, doğa ile bütünleşmiş buna sosyal sorumluluk duygusu ile engel tanımaz bir pilot olarak senin gibi duyarlı bir genç kızımız ile Gaziantep ‘te yollarımız kesişti.Ne güzel bir tesadüf idi senin gibi bir genç kızımız’ı tanımak . Yaşamın boyunca tüm engelleri aşarak yoluna devam etmeni diliyorum.
    Yolun açık, şansın bol olsun,
    Atatürk yolunda, cumhuriyet ile birlikte 😆
    İbrahim ADALI

  2. Uzun zamandır Gözde’yi ve bu dernekteki faaliyetlerini biliyorum. Şimdi de kendisiyle birlikte işyerimizdeyiz. Gözde’nin anlatırken ki hevesi ve gözlerindeki ışıltısını görünce tüm tarafların birbirleri için şans olduğunu görüyorum. Bu hayatta herkesin kazandığı başka yapı bilmiyorum. Paydaşların hepsini tebrik ederim. Ayrıca Femsport dergisine de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Özel ve güzel çalışmalarının devamını dilerim.

  3. Derneğin Gözde’de yarattığı heyecanı bütünüyle hissettiğim , samimi çok güzel bir röportaj olmuş . Başarılarının devamını dilerim Gözde hanım 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer Haberlere Göz Atın

Beril Böcekler: “Sosyal Yaşamımdan Vazgeçtim” 

Son yıllarda Türkiyeli genç kadın yüzücülerin çok önemli başarılarına şahit oluyoruz. Gençler…

Olimpiyatlar ve Kadın: Tanrılar için değil kendileri için ter döküyorlar 

Kadınların erkeklerle eşit konuma gelmesi eşit haklara sahip olması asırlar boyu sürmüştür.…

Yasemin Anagöz: “Spor Kariyerimi Bitirmek Adına İki Yeni Karar Alındı”

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından açıklama yayınlayan klasik yay milli takım okçusu…

‘Üç Tarafı Denizlerle Çevrili Bir Ülke Olarak Türkiye Kitesurf’te Olması Gereken Yerden Uzak’

Kitesurf yani uçurtma sörfü, ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen popüler…