Kadın sporcuların sahada rakibe karşı mücadelesi, saha dışında inanç ve tercihlerine uygun kıyafetlerin mücadelesini de içeriyor. Uluslararası federasyonların aldığı kararlar, kadınların sahadaki varlığını ve özgürlüklerini doğrudan etkiliyor. Kadın sporcular yıllardır kıyafet yönetmelikleri ile sınırlandırılmaktadır.

Kadın sporcular yıllardır bir tartışmanın içindeler, sahaya çıkarken “ne giymeleri gerektiğine” başkalarının karar vermesini istemiyorlar. 1990’lardan bu yana uluslararası federasyonların ve ulusal kurumların aldığı kararlar, kadınların hem sahadaki varlığını hem de bedenleri üzerindeki özgürlüklerini doğrudan etkiliyor. Kimi zaman başörtüsü (hijab) nedeniyle oyuna alınmayan futbolcular, kimi zaman bikini giymediği için cezalandırılan plaj hentbolcuları, kimi zaman da “fazla kısa” şortla koştuğu için uyarılan para-atletler… 

Kadın sporcular, saha dışında alınan kararları uygulamak zorunda bırakılırken son 35 yılda neler yaşandığını haberimizde beraber inceleyelim.

Kadın sporcular sahada sadece performanslarıyla değil, bedenleri ve kıyafetleriyle de sürekli denetleniyor. 1990’lardan bu yana ulusal ve uluslararası federasyonlar, kadınların ne giyeceğini belirleyen kurallar koydu. Kimi zaman hijabları nedeniyle oyundan çıkarıldılar, kimi zaman bikini giymedikleri için cezalandırıldılar. 2024 Paris Olimpiyatları’nda Fransa’nın kendi sporcularına getirdiği hijab yasağı ise kadın sporcuların özgürce spor yapıp yapamadıkları sorusunu tekrar hatırlattı. 

Bu olayları kronolojik olarak örnekler ile inceleyelim.

İran’da hijab zorunluluğu (1990’lar):
İran’da kadın sporcular, ulusal ve uluslararası müsabakalarda hijab takmak zorundaydı. Bu durum, bazı spor branşlarındaki sporcuların olimpiyat veya dünya şampiyonası gibi organizasyonlara katılımını engelledi. Yasak hâlen İran’da devam ediyor; sadece hijablı formalarla katılabilecek düzenlemeler sınırlı şekilde uygulanıyor. Bu zorunluluk, kadın sporcuların özgürce sahaya çıkıp mücadele etmelerine büyük bir engeldir.

Asmahan Mansour (Kanada, Laval, 2007):
11 yaşındaki futbolcu Asmahan Mansour, Laval’deki yerel bir futbol turnuvasında hijab taktığı için hakem tarafından oyundan çıkarılmak istendi. FIFA kuralları güvenlik gerekçesiyle hijab takmayı yasaklıyordu. Takımın protestosu sonrası sporcu tekrar oyuna alındı, ancak yasağa resmi bir çözüm o dönemde gelmedi. Kadın sporcuların özgür kıyafet mücadelesi en çok futbol branşında karşımıza çıkmaktadır. FIFA, belli kurallar dâhilinde 2014 yılında hijab yasağını kaldırdı. Ancak bazı ülkeler veya yerel federasyonlar hâlâ başörtülü sporculara karşı kısıtlamalar uygulayabilmektedir.

Badminton Dünya Federasyonu (BWF, 2011):
Kadın badmintonculara etek giyme zorunluluğu getirildi. Amaç sporu daha “kadınsı ve çekici” göstermekti. Tepkiler üzerine kural kısa sürede geri çekildi. Kadın sporcuların yaşadığı kısıtlamalar, sporda yok sayılan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir göstergesidir. Yıllar geçtikçe bu kurallar aşılsa da, kadın sporcuların verdiği mücadeleler sayesinde olduğu en net örneklerden biri bu olayda görülmektedir.

FIFA/IFAB hijab yasağının kaldırılması (2014):
 “Athletic hijab” tasarımıyla birlikte FIFA hijab yasağını resmi olarak kaldırdı. Artık başörtülü kadın futbolcular uluslararası maçlara katılabilmektedir.

Doaa Elghobashy (Mısır, Rio 2016, Plaj Voleybolu):
Kadın sporcuların futboldan sonra özgürlükleri çerçevesinde sahada ne giyileceğine karışılan bir diğer branş plaj voleyboludur. 2016 Rio Olimpiyatları’nda başörtülü olarak mücadele eden Mısırlı sporcu Doaa Elghobashy, kendi tercih ettiği formasıyla sahaya çıkarak uluslararası arenada hijablı sporcu olmanın mümkün olduğunu gösterdi. Bu duruş, kadın sporculara karşı dayatılan kurallara karşı bir direniş olarak simgeleştirilebilir.

Serena Williams (Fransa Açık, 2018):
Hamilelik sonrası kortlara dönen Serena Williams’ın 2018 Fransa Açık’ta giydiği siyah ‘catsuit’, bazı tenis otoriteleri tarafından “oyuna saygısızlık” olarak nitelendirilerek tartışmalara yol açtı. Williams, kıyafetin doğum sonrası yaşadığı sağlık sorunlarına karşı tıbbi destek sağladığını belirtse de, Fransa Tenis Federasyonu ilerleyen dönemde benzer giysilerin kullanımını sınırlandıracağını açıkladı. Bu karar, kadın sporcuların bedenleri ve kıyafet tercihleri üzerindeki denetimin bir örneği olarak gösterilebilir.

Norveç Kadın Plaj Hentbol Takımı (Avrupa Şampiyonası, 2021):
Kadın sporcuların konfor ve rahatlığı gözetilmeyen bir başka örnek, bikini altı giymeyi reddedip şort giydikleri için Avrupa Hentbol Federasyonu tarafından oyuncu başına 177 dolar ceza uygulanmasıdır. Federasyon, baskı sonrası 2023’te kuralı değiştirdi ve şort alternatifini resmi olarak kabul etti. Bu olay kolektif bir direniş örneği olarak gösterilebilir.

Bir başka örnek ise, para-atlet Olivia Breen’in 2021 yılında şortunun “çok kısa” olduğu gerekçesiyle daha uygun bir kıyafet giymesi istenmesidir. Federasyon baskısı, kadın sporcuların kıyafetleri üzerindeki süregelen öznelliği ortaya koydu.

Almanya Kadın Jimnastik Takımı (Tokyo 2020 Olimpiyatları, 2021):
 2021 Tokyo Olimpiyatları’nda Almanya Kadın Jimnastik Takımı, geleneksel yüksek kesim mayolar yerine tüm bedeni kapatan unitard ile sahaya çıktı. Sporcular, bu tercihleriyle kadınların spor giyimi üzerindeki cinsiyetçi beklentilere karşı çıkarak “rahatlık ve özgürlük” mesajı verdiler. Karar, uluslararası basında sembolik bir protesto olarak geniş yankı uyandırdı.

Fransa hijab yasağı (Paris Olimpiyatları, 2024):
 Fransa Spor Bakanlığı, Olimpiyatlarda Fransız sporcuların hijab takamayacağını açıkladı. IOC, bu kararın yalnızca Fransız delegasyonu için geçerli olduğunu bildirdi. Yasak hâlen yürürlükte.

Nouhaila Benzina (Fas, 2023 Kadınlar Dünya Kupası):
2023 FIFA Kadınlar Dünya Kupası’nda Faslı futbolcu Nouhaila Benzina, sahaya hijabıyla çıkan ilk oyuncu olarak tarihe geçti. FIFA’nın 2014’te kaldırdığı yasağın ardından gelen bu an, hem Müslüman kadın sporcular için görünürlük hem de küresel spor tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendirildi. Ancak bu gelişmeden yalnızca bir yıl sonra, 2024 Paris Olimpiyatları öncesinde Fransa, kendi milli sporcularına hicap yasağı getirdiğini duyurdu. Böylece Benzina’nın tarihi adımıyla temsil edilen kapsayıcı ve özgürlükçü spor anlayışı, Fransa’daki kısıtlayıcı düzenlemelerle keskin bir tezat oluşturdu. Bu durum, kadın sporcuların kıyafet tercihleri üzerinden süregelen küresel eşitlik ve özgürlük tartışmalarını daha da görünür hâle getirdi.

1990’lardan 2025’e kadar kadın sporcuların kıyafetleri üzerine getirilen düzenlemeler yalnızca spor alanındaki estetik ya da güvenlik kaygılarıyla sınırlı kalmadı; çoğu zaman kadın bedenini denetlemenin bir aracı hâline geldi. Ancak Serena Williams’tan Nouhaila Benzina’ya, Almanya Jimnastik Takımı’ndan birçok isimsiz sporcunun sessiz direnişine kadar pek çok örnek, kadınların spor sahalarında kendi bedenleri ve kimlikleriyle var olma mücadelesini görünür kıldı. Bugün hâlâ süren yasaklar ve kısıtlamalara rağmen, bu direnişlerin ortak mesajı değişmiyor: Spor, herkesin özgürce ve eşit koşullarda yer alması gereken bir alan olmalı.

35 yıl boyunca kadın sporcular, sadece oyun kurallarına değil, bedenleri ve kıyafetleri üzerindeki denetime de karşı mücadele etti. Hijabdan bikiniye, kısa şorttan geleneksel tek parça jimnastik mayosuna kadar yaşanan tüm bu yasaklar ve düzenlemeler, sporun hâlâ cinsiyet eşitliği açısından tamamlanmamış bir alan olduğunu gösteriyor. Ve tüm bu yasaklara karşı saha dışında mücadeleyi kabul etmeyen kadın sporcular pes etmeden devam ediyor. Bu pes etmeyiş, sporda cinsiyet eşitliği için bir şeylerin değişeceğini gösteriyor.

Bu haberi, futbolda kadınların özgürce sahaya çıkma mücadelesine dikkat çekmemi öneren sevgili Nilay Ateşoğlu’na armağan ediyorum. Umutla, eşit ve özgür bir spor dünyası için.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir